[Enerji] GÜNLÜK TEBA BÜLTENİNDE YAYINLANMIŞ OLAN ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli (I) HABERLERİ 23.2.2019
Oğuz Türkyılmaz
oguz.turkyilmaz at mmo.org.tr
23 Şub 2019 Cmt 10:14:32 UTC
*ODTÜ NÜKLEER PANELİ HABERLERİ*
*ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli (I)*
*ODTÜ MD Enerji Komisyonu üyesi Fuat Tiniş, "3. nesil basınçlı su
reaktörünün kullanılacağı Akkuyu Nükleer Santralı’nda 1. ve 2. üniteler
için inşaat çalışmalarına ve liman inşaatlarına başlandı.- Sinop Nükleer
Santralı için hazırlanan fizibilite raporu henüz kamuoyu ile
paylaşılmadı.-İğneada Nükleer Santralı için 2015 yılında yapılan anlaşma
kapsamında bilgi paylaşılmamış olup, Santral'da kullanılması öngörülen
reaktörün üretimine Çin'de yeni başlandı"...*
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu, Nükleer Enerjide Yaşanan
Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli'ni 19 Ocak 2019 tarihinde düzenledi.
Panel'de konuşan Enerji Komisyonu üyesi Fuat Tiniş, Türkiye'nin nükleer
enerji projeleri hakkında güncel özet önemli bilgiler vererek Panel'i
başlattı.
*Akkuyu Nükleer Santralı:*
2010 yılında Rusya ile imzalanan anlaşma çerçevesinde Akkuyu Nükleer
Santralı için işbirliğine başlandığını hatırlatan Tiniş, bu sırada
güncellenmiş yer raporunun onaylandığını ÇED Raporunun sunulduğunu, 2015
yılında önlisans verildiğini, 2017 yılında saha raporunun onaylandığını,
üretim lisansı ve sınırlı inşaat izninin verildiğini kaydetti. 2018
yılında ise proje için 1. ünite inşaat lisansının verilerek, projeye
stratejik yatırım statüsü kazandırıldığını hatırlatan Tiniş, Concert
Titan-2'nin ana yüklenici olarak seçildiğini ve 2. ünite için de sınırlı
inşaat izninin verildiğini belirtti.
Tiniş, 1. ve 2. üniteler için inşaat çalışmalarına ve liman inşaatlarına
başlanan Akkuyu Nükleer Santralı’nda 3. nesil basınçlı su reaktörünün
kullanılacağını ve VVER-1200 reaktörünün 60 yıl ömürlü ve hafif
zenginleştirilmiş uranyum dioksit kullanacağını ifade etti. 15 yıllık
alım garantisi kapsamında ilk 2 ünitenin yüzde 70, diğer 2 ünitenin ise
yüzde 30 oranında elektriğini alınacağını ifade eden Tiniş, anlaşma
kapsamında ortalama elektrik satış fiyatının ise KDV hariç 12,35
Dolar/cent olduğunu hatırlattı
*Sinop Nükleer Santralı:*
Tiniş, Sinop Nükleer Santralı'nda ise Areva- Mitsubishi-Suez (Engie) ve
Itochu firmaları ile Türkiye'nin yüzde 49 oranında ortaklık kuracağı
işbirliği anlaşmasının Fransa ile 2011 yılında, Japonya ile 2013 yılında
imzalanan işbirliği anlaşmaları kapsamında 2015 yılında yürürlüğe
alındığını ifade etti. Sahada EÜAŞ ve Japon firmaların sondaj
çalışmaları yaptığını ve fizibilite raporunun henüz kamuoyu ile
paylaşılmadığına işaret eden Tiniş, maliyet artışlarından dolayı
projeden vazgeçildiği yönünde haberlerin yer aldığını hatırlattı. Tiniş,
kurulması hedeflenen 4 x 1.150 MW'lık basınçlı su reaktörlü santralın 60
yıl ömürlüğü ATMEA -1 tipi ile kurulmasının hedeflendiğini ve anlaşmaya
göre 10,80-83 Dolar/cent (artı yakıt) elektrik tarifesi ile santraldan
20 yıl boyunca tüm elektriğinin alınmasının hedeflendiğini ifade etti.
*İğneada Nükleer Santralı:*
İğneada'da ise 2015 yılında Çinli SNPTC ve Westinghouse firmaları ile
işbirliği protokolün imzalandığını, Westinghouse firmasının ise çoğunluk
hissesinin Japon Toshiba'ya ait olduğunu kaydeden Tiniş, 2x1250 MW + 2 x
1.400 MW'lık santral hakkında henüz kamuoyu ile bir bilgi
paylaşılmadığını dile getirdi. Tiniş, Santral'da kullanılması öngörülen
reaktörün üretimine Çin'de yeni başlandığını belirtti.
*ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli
(II)*
*TAEK Güvenlik Dairesi Başkanı Alten, " 702 sayılı KHK ile NDK'nin yanı
sıra diğer tarafların da sorumlulukları belirlenirken,güvenliğin
sorumlusunun yüklenici olduğu resmileştirildi.-Şu an 40 yönetmelik
gözden geçirilerek, yeni yapılanma ile uyumu sağlanıyor.-Dünyada ilk
olarak 400 tonluk bir uçak çarpması için güvenlik istedik, bu kurucuyu
biraz zorladı ancak bu şarttan vazgeçmedik.-Akkuyu Nükleer Santralı
lisanslanırken, ancak yüzde 1 ulusal mevzuat kullanıldı"...*
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu'nun 19 Ocak 2019 tarihinde
düzenlediği Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu
Paneli'nde yapılan önemli sunumları sizlere sunmaya devam ediyoruz.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Güvenlik Dairesi Başkanı Dr. Serhat
Alten yaptığı konuşmada, nükleer santrallarda korunak binası ve nükleer
yakıt kısmının radyasyon nedeniyle risklerinin büyük olduğunu ve
alınması gereken pek çok önlem olduğunu kaydederek, teknik önlemlerin
burada yeterli olmadığını, mevzuat tarafı ve yönetsel önlemlerin de
burada önemli olduğuna işaret etti. Kurucu/işleticinin 7/24 santralın
güvenliğinden sorumlu olduğunu ve uluslararası tüm düzenlemelerde
güvenlikten kurucunun sorumlu olduğuna işaret eden Alten, bunu kurucunun
aynı zamanda yatırımını da korumak amaçlı çıkarını gözetmesi için de
yapması gerektiğini ifade etti.
Alten, TAEK'in de şu an bir geçiş döneminde olduğunu ve kuvvetler
ayrılığı gereğince görevlerinin ikiye bölündüğüne işaret ederek,
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve Avrupa Birliği'nin (AB)
bağımsız bir düzenleyici kuruluş talep ettiğini ifade etti. Bu kapsamda,
TAEK'in düzenleme görevlerinden arındırıldığını ve Ar-Ge ve atıkların
depolanması görevini aldığını hatırlatan Alten, atıkların ne olacağı
ve tesiste yapılacak depolamalara TAEK'in karar vereceğini bildirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) enerji planlamasını yapan,
hangi reaktörün kurulacağına karar veren makam olduğunu ve ekonomik ve
politik kaygıları olduğunu kaydeden Alten, kurulacak Nükleer Düzenleme
Kurumunun (NKD) düzenleme yetkisini alacağını ancak kuruluş
çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Alten, nükleer tesislerin kurulması ile yerli sanayinin de daha kaliteli
mal üretmek zorunda olması nedeniyle ülkede sanayi yapısının daha üst
seviyelere taşındığını belirterek, bu ulusal yükleniciler yanında, ana
yüklenici, 3. göz denetçiler ve STK'lar ve halkın da projelerde paydaş
olduğunu dile getirdi. Alten, bir santral kurulurken bunun yüzyıllarca
sürecek bir macera olduğu yönünde düzenleyici kuruluşun hareket etmesi
gerektiğini belirtti.
*"Dünyada ilk olarak 400 tonluk bir uçak çarpması için güvenlik istedik”:*
Dünyadaki tüm reaktörlerin orta büyüklükte bir uçağın çarpması şiddetine
dayanıklı olarak yapıldığını ancak kendilerinin dünyada ilk olarak 400
tonluk bir uçak çarpması için güvenlik istediklerini belirten Alten,
bunun kurucuyu biraz zorladığını ancak bu şartlarından vazgeçmediklerini
anlattı.
Alten, Güvenlik rejiminin uluslararası ölçekte düzenlendiğini, Batı
Avrupa Düzenleme Kurullar Birliğinin tavsiyeleri, IAEA'nın da ilkeleri
ile hareket ettiklerini kaydederek, lisanslama faaliyetlerinde bunların
dikkate alındığını kaydetti. Alten, kazaların sınırlarının nereye
yayılacağının bilinmemesi nedeniyle küresel güvenlik rejiminde yer
alınması gerektiğini ifade ederek, Ulusal Güvenlik rejimini
oluşturduklarını belirtti. 702 sayılı KHK ile NDK'nin yanı sıra diğer
tarafların da sorumluluklarının belirlendiğini, bu KHK ile güvenliğin
sorumlusunun yüklenici olduğunun resmileştirildiğini söyledi. Ulusal
mevzuatın lisanslama için yeterli olmadığını ve tedarikçi ülkelerinde
mevzuatlarının dikkate alındığını bildiren Alten, şu an 40 yönetmeliğin
gözden geçirildiğini, yeni yapılanma ile uyumun sağlandığını ve hepsinin
yeniden düzenlendiğini kaydetti. Ayrıca, 5 klavuz, 25 iç önerge ile
proje Yönetim Planları olduğunu ifade eden Alten, örneğin Akkuyu Nükleer
Santralı'nın lisanslama sürecinin bir proje olarak ele alındığını ve
Türkiye-Rusya arasında karar verilen bir mevzuat listesi hazırlandığını
belirtti.
*Akkuyu Nükleer Santralı lisanslama süreci:*
Zorunlu düzenlemelere bakıldığında Akkuyu Nükleer Santralı
lisanslanırken, yüzde 30 ulusal, yüzde 5 IAEA, yüzde 65 Rus mevzuatı
kullanıldığını, standart düzenlemeler için ise yüzde 13 yabancı, yüzde
86 Rusya ve ancak yüzde 1 ulusal mevzuat kullanıldığına işaret
eden Alten, nükleer teknolojiye yeni giren ülkelerin yüzde 100 kendi
mevzuatına sahip olma şanı olmadığını dile getirdi.
Teknik olarak deneyim olmayınca bazı sonradan size sorun yaratacak
düzenlemeler yapılabildiğine işaret eden Alten, bu nedenle ulusal
mevzuatın ancak belli bir derinlikte tutulduğunu belirtti. Alten, buna
rağmen Türkiye'nin dünyada yeni nükleer teknolojiye giren ülkeler
arasında düzenleme yapısı en önde olan ülke olduğunu kaydetti.
*ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli
(III)*
*TAEK Güvenlik Dairesi Başkanı Alten, "Akkuyu Nükleer Santralı inşaat
lisansı için 50 koşulumuz bulunuyor.-Haziran 2019'da 2. ünite için de
inşaat lisansının verilmesini, 3. ünite için de Mart 2019'da başvuru
yapılmasını hedefliyoruz.-Sinop Nükleer Santralı için Bakanlığın karar
vermesi halinde, 2019 yılında yer lisansı başvurusu yapılabilir.-3.
taraf sorumluluğuna ilişkin Taslak Kanun hazırlandı"...*
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu'nun 19 Ocak 2019 tarihinde
düzenlediği Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu
Paneli'nde yapılan önemli sunumları sizlere sunmaya devam ediyoruz.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Güvenlik Dairesi Başkanı Dr. Serhat
Alten, Akkuyu Nükleer Santralı ile ilgili lisanslama süreci hakkında
bilgi verdiği konuşmasında, yer lisansı 1976 yılında verilen Santral
için güncellenmiş yer raporunun 2014 yılında tamamlandığını belirterek,
"İlk yer lisansı 600 MW'lık Candu reaktörüne yönelik verilmişti,
mevzuatlar, güvenlik algısı ve proje farklıydı. O yüzden yeniden sunduk,
Rus tarafı da bunu beklemiyordu" dedi. Bu gelişmenin ardından saha
parametreleri raporunun hazırlandığını ve 2017 yılında lisans başvurusu
yapıldığını kaydeden Alten, sınırlı çalışma izni için kendi uzmanları
ile birlikte Çek UJV Rez.'in de çalıştığını ifade etti.
İnşaat lisansı başvurusunun 30 bin sayfadan oluşan detaylı bir metin
olduğunu ve lisansların verilirken hiç bir zaman "püripak"
verilemediğini kaydeden Alten, 50 koşullarının olduğunu,1.600 soru
sorduklarını ve lisansı belli koşullarla verdiklerini ifade etti.
Alten, sahada yapılan denetimlerde ise insan kaynağı desteğini TSE ve
Bureau Veritas'dan aldıklarını belirtti. Haziran 2018'de ise ikinci
ünite için başvuru yapıldığını, yine bu başvuruda da çözülen, çözülmeyen
ve zamana yayılan teknik koşulların bulunduğunu belirtti. İkinci ünite
için yapılan lisans başvurusunda tek farkın sadece ana binanın oturduğu
lokasyonun 100 metre kadar solda olması olduğunu kaydeden Alten, Haziran
2019'da 2. ünite için de inşaat lisansının verilmesinin, 3. ünite için
de Mart 2019'da başvuru yapılmasının hedeflendiğini bildirdi.
*Sinop Nükleer Santralı:*
Sinop Nükleer Santralı için Japon tarafın düzenli şekilde kendileri ile
etkileşime girdiğini ve Türkiye'deki kuralları sorduklarını anlatan
Alten, 2015-2018 yılları arasında proje için fizibilite çalışmalarının
yürütüldüğünü, fizibilitenin sunulduğunu, henüz bir karar
açıklanmadığını belirtti. Bakanlığın karar vermesi halinde, 2019 yılında
yer lisansı başvurusunun yapılabileceğini kaydeden Alten, yer lisansı
için tüm çalışmaların yapıldığını bildirdi. Bu Proje'de Akkuyu'dan çok
farklı bir teknoloji kullanılacağını, Akkuyu'da Rus mevzuatını
öğrendiklerini, bu projede ise ABD mevzuatını öğreneceklerin bildiren
Alten, kendilerinin 3. nükleer santral konusunda ise herhangi bir
faaliyet yürütmediklerini kaydetti.
*Sigorta, denetim hizmetleri, ulusal katkı ve atıklar:*
Öte yandan soruları yanıtlayan Alten, sigorta şirketlerinin de
projelerin paydaşları arasında yer aldığını, Türkiye'deki sigorta
hukukunun ise henüz kanunlaşmadığını belirterek, kaza durumlarında
minimum sigorta zorunluluğunun yasal düzenlemeye taşınmasını öngören
Paris Sözleşmesine Türkiye'nin taraf olduğunu hatırlattı. Alten, Taslak
Kanun'un çalışıldığını ve 3. taraf sorumluluğunun oldukça büyük bir
maliyet içerdiğini kaydetti.
Nükleer Tesislerde Proje Onay ve Kabul Yönetmeliği'nin TAEK'in
itirazları ile yürürlüğe konduğunu ve görev ve yetkisinde olmayan bir
çok işin burada TAEK'e yüklendiğini ifade eden Alten, ama Yönetmeliğin
izin, lisans ve TAEK'in görevlerinin değişmesi nedeniyle kadük durumda
olduğuna işaret etti
Alten, TAEK'in insan kaynağı yetersizliği nedeniyle dışarıdan hizmet
aldığını ancak her zaman devlet denetiminin bulunduğunu belirterek,
projelerde bağımsız bir kuruluştan denetim hizmeti alınmasının da
zorunlu olduğunu belirtti. Akkuyu projesinde Fransız bir firmanın
denetim yaptığını, bunun mevzuat ve anlaşma kapsamında yapıldığını
kaydeden Alten, Ukrayna, Rusya ve Kazakistan'da imalat denetimleri
yapıldığını belirtti.
Koşullu verilen lisans konusunda ise Alten, henüz tamamlanmayan işler
olduğu için 50 koşulun onduğunu, örneğin bazı tasarım ve imalatlar henüz
tamamlanmadığı için bazı soruların yanıtlanamadığını ifade etti. Alten,
"Rus mevzuat sistemi içerisinde üretilmiş bir reaktörü mevzuata uygunluk
açısından incelememiz gerekiyor ve deneyimimiz yok" dedi. Ulusal katkıyı
kısıtlayan herhangi bir düzenlemeleri olmadığını, örneğin nükleer
güvenlik ile ilgili olmayan yapıların denetimini Türk firmanın yaptığına
işaret eden Alten, Türkiye'de pek çok imalatçının teknik koşulları
sağlayabilecek konumda olduğunu söyledi.
Yeni düzenlemede TAEK'in ulusal atık politikasını belirleyeceğini ve
kullanılacak yakıt ve bertaraf edilmesi konusunda sorumlu olacağını
hatırlatan Alten, atıkların sahadan çıkarılması için hazır olunması
gereken sürenin 30 yıl olduğunu, bu süreçte, kullanılmış yakıtın 10 yıl
sahada soğutma havuzunda, sonrasında da kuru depo ve nihai depoda
saklanacağını belirtti.
**
*ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli
(IV)*
*Enerji Komisyonu üyesi ve eski TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası
Başkanı Damar, " Nükleer santrallarda yaşanan kazalar sonrasında artan
güvenlik tedbirleri nedeniyle maliyetler arttı.-Nükleer santrallardaki
kaza oranı yüzde 0,8.-İki nükleer santrala 215 milyar Dolar elektrik
parası ödenecek.- Nükleer yakıt ve 7 ülkede olan bu yakıtları
dönüştürecek tesislere bağımlılık, dışa bağımlılığı artıracak"...*
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu'nun 19 Ocak 2019 tarihinde
düzenlediği Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu
Paneli'nde yapılan önemli sunumları sizlere sunmaya devam ediyoruz.
Panel'de konuşan Komisyon üyesi ve eski TMMOB Elektrik Mühendisleri
Odası Başkanı Nedim Bülent Damar, nükleer enerji santrallarının
kurulmasına karar verilen zaman ile bugün arasındaki fiyatları
karşılaştırdığı konuşmasında, serbest piyasadaki fiyatların düşüşü
nedeniyle yıllar içinde mali farklar oluştuğuna işaret etti. Damar,
yenilenebilir enerji kaynaklarında yaşanan teknolojik gelişmeler ile
fiyatların daha da düşeceğine işaret ederek, nükleer santrallarda ise
yaşanan kazalar sonrasında artan güvenlik tedbirleri nedeniyle
maliyetlerin arttığını belirtti. Şu an yapılmakta olan santrallar
incelendiğinde, Çin'de maliyetlerin kW başına 3.000 Dolar, Avrupa ve
Japonya'da ise 7.000 Dolar seviyelerinde olduğunu kaydeden Damar,
dünyada devreye alınan santralların maliyetler arttıkça azaldığını,
azalmanın ilk santralların kurulu güçleri düşük olduğu için güç olarak
değil sayısal olarak yaşandığını söyledi.
Dünyadaki yaklaşık 618 reaktörün 413 adetinin işletmede, 173'ünün
kapatılmış durumda ve 32'sinin durmuş durumda olduğunu ifade eden Damar,
ilk kaza çekirdeğin erimesi olarak değerlendirilen 7 seviyesinde 5
reaktörde kaza meydana geldiğini, işletmedeki santrallar dikkat
alındığında şu an nükleer santrallardaki kaza oranının yüzde 0,8
olduğunu belirtti. Bu rakamın nükleer santrallardaki kaza derecesi
düşünüldüğünde enerji santralları için yüksek bir kaza oranı olduğunu
ifade eden Damar, bunun da nükleer santralları güvenli olmayan
santrallar olarak nitelendirilebileceğini kaydetti.
*"İki nükleer santrala 215 milyar Dolar elektrik parası ödenecek”:*
Maliyetlerin artması ile ömürleri olmasına rağmen 28 bin MW'lık 31
santralın kapatılmasına neden olduğunu söyleyen Damar, mekanik arızası
olan 2 santral dışındakilerin politik ve piyasa koşulları nedeniyle
kapatıldığını söyledi. Damar, Türkiye'de yüksek kapasitede kurulması
hedeflenen nükleer santralların bugün doğalgaz santrallarında olduğu
gibi maliyetleri yüzünde durdurulmasının sisteme etkisinin yüksek
olacağını belirtti.
Damar, Akkuyu Nükleer Santralı için 15 yıl boyunca %50 oranında
verilecek garanti ile Sinop Nükleer Santralı için 20 yıl
boyunca 10,80-83 cent ve ortalama 0,75 cent yakıt fiyatı
hesaplandığında, 40 yıl da işletmede oldukları düşünüldüğünde, bu iki
santrala 215 milyar Dolar elektrik parası ödeneceğini belirtti. Bunun
yılda 7,5 milyar Dolar'a denk geldiğini ifade eden Damar, doğalgazın
fiyatının 325 Dolar olarak kabul edildiğinde aynı para ile doğalgazdan
yüzde 48,5 daha fazla elektrik üretileceğini belirtti.
*"Talebi karşılamak için nükleer santrallara ihtiyaç yok”:*
Öte yandan Damar, 10 yıllık tahminler incelendiğinde, şu an mevcut
kapasitenin düşük senaryodan yüzde 31, baz senaryodan yüzde 21, yüksek
senaryodan ise yüzde 9,5 daha fazla olduğunu kaydetti. Damar,
Türkiye'deki santralların yüzde 62-71 bandında olan emre amadelikleri de
dikkate alındığında, yatırım yapılmasa bile 2027 yılına kadar talebin
karşılanabildiğini belirterek, bunun yanında lisans almış olan bir çok
proje bulunduğunu belirtti. Damar ayrıca, elektrik talebinin ancak yüzde
1'ler seviyesinde arttığını, bugünkü mevcut kapasitenin 2027 yılı
elektrik tüketim tahminlerinin düşük senaryoda yüzde 54, baz senaryoda
yüzde 59, yüksek senaryoda ise yüzde 66,7 seviyesinde karşıladığını
ifade etti.
Damar, bu rakamların talebi karşılamak için nükleer santrallara ihtiyaç
olmadığını gösterdiğini belirterek, bunun yanında nükleer yakıt ve 7
ülkede olan bu yakıtları dönüştürecek tesislere bağımlılığın da dışa
bağımlılığı ve döviz bazlı cari açığı artıracağını belirtti.
**
*ODTÜ MD, Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu Paneli (V)*
*Avukat Yakış, "Akkuyu Nükleer Santralının ÇED Raporunun iptali
davasının mahkemece reddedilmesi ardından Anayasa Mahkemesi'ne bireysel
başvuru yaptık ve halen süreç devam ediyor.-ÇED raporundaki imzaların
sahteliğine ilişkin davamız Danıştay kararı ile İdari Mahkeme'de yeniden
ele alınacak.-Uluslararası tahkimler nedeniyle sanayi hamlesi için yola
çıkılan bir proje ile ülkenin iflasına sebep olunabilir"...*
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu'nun 19 Ocak 2019 tarihinde
düzenlediği Nükleer Enerjide Yaşanan Gelişmeler ve Hukuksal Boyutu
Paneli'nde yapılan önemli sunumları sizlere sunmaya devam ediyoruz.
Panel'de konuşan Nurten Çağlar Yakış, Akkuyu Nükleer Santralı için
yapılan anlaşmanın 13 sayfalık 18 maddeyi içeren, Sinop Nükleer
Santralı'nda ise 62 sayfalık bir anlaşma olduğunu kaydederek, Japon
tarafının daha detaylı bir anlaşma yaparak, Türkiye'ye bir çok
sorumluluk yüklediğini ifade etti. Akkuyu için 1976 yılında ilk yer
lisansı verilen TEK'in artık bulunmadığı, bu süreçte Akdeniz'in
sıcaklığının da değiştiğine işaret eden Yakış, bu lisansa göre santral
kurulmaya çalışılmasını eleştirdi.
Yakış, yapılan hükümetlerarası anlaşmaların Türkiye'yi birçok taahhüt
altına sokan kanun ayrıcalığında metinler olduğuna işaret ederek,
Anayasa'nın 90. maddesi gereğince Kanun Hükmünde olan bu metinlere iç
hukuk yollarının kapalı olduğunu hatırlattı. Kendilerinin ancak usulüne
uygun sunulma durumunun hukuka ayrılıkları tezi yaratarak, hukuk
yollarına başvuru yapabildiklerini, Akkuyu Santralı için anlaşmanın
usulüne uygun olarak yürürlüğe girmediğini iddia ederek, mahkeme yoluna
gittiklerini belirtti. Anlaşmadan ilk olarak Cumhurbaşkanının sorumsuz
olduğunu ve Hükümet'in imzaladığını hatırlatan Yakış, ancak yeni
sistemde Cumhurbaşkanının sorumlu olduğunu, bir sorumlu Hükümet
bulunmadığını, davalarında bir tezlerinin de bu olduğunu ifade etti.
Yakış, TAEK'in de artık yapısının değiştiğini ve bunun KHK ile
yapılarak, Meclis'in tartışmasına kapatıldığını ifade etti.
*"Akkuyu Nükleer Santralı için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru
yaptık”:*
Akkuyu Nükleer Santralı için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kararının
iptali için de dava açtıklarını, Raporun bilimsel olmadığı, olmayan bir
proje için rapor hazırlandığını ileri sürdüklerini belirtti. Yakış,
yaşam hakkı nedeniyle burada kolektif bir hak bulunduğunu belirtiklerini
ve olması gereken halkın katılımı sürecinin de yaşanmadığını dile
getirerek, hukuki dayanağın değişmesi ve raporun Çevre Kanunu'nun
beklentilerini karşılamadığı tezlerini öne sürdüklerini anlattı.
Sorulara yanıt alamadıklarını ve bilirkişinin de bu durumların ÇED
sürecini etkilemediği yönünde görüş verdiğini belirten Yakış, bu kararı
gerekçe yapan Danıştay'ın ve temyiz makamının da mahkemeyi reddettiğini
kaydetti. Yakış, bu konuda bireysel başvuru haklarını kullanarak,
Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yaptıklarını ve halen sürecin devam
ettiğini söyledi. Yakış ayrıca, Türkiye’de bir Bilirkişi Kanunu
çıkarılması gerektiğine işaret etti.
Daha önce de proje için davalar olduğunu, dava sonucu Yönetmelik iptali
nedeniyle 2008 yılında ihale sürecinin iptal edildiğini
hatırlatan Yakış, Mersin çevre düzenleme Planının da dava sonucunda
iptal edilmesi ardından, iç hukuk yollarının kapatılması için
uluslararası anlaşma yoluna gidildiğini ileri sürdü.
*"ÇED Raporu davası İdari mahkeme tarafından yeniden ele alınacak”:*
ÇED raporunda iklim değişikliği ve güvenlik senaryolarının bulunmadığını
ve sağlık koruma bandının nasıl belirlendiğine ilişkin kriterlerin
bulunmadığını kaydeden Yakış, oluşabilecek tahribatların somut olarak
verilmediğini ve Rapor'daki mühendislerin imzalarının sahte olduğunu
tespit ettiklerini kaydetti. Yakış, "Yargı, denetlemedeki imzaların
sahteliğinde zarara uğrayan siz değilsiniz diyerek, itirazları kabul
etmedi. Çevre Bakanlığına, imzalar sahte, ÇED'i iptal et, sorumlular
hakkında yasal işlem başlat dedik, reddedildi. Bu kararı mahkemeye
taşıdık ve reddedildi." dedi. Yakış, bu karar üzerine Danıştay’a başvuru
yaptıklarını ve Danıştay'ın ise TMMOB'un mühendislik faaliyetlerini
denetleyebileceği gerekçesi ile mahkemeyi kabul ederek, İdari Mahkemenin
konuyu incelemesine karar verdiğini anlattı.
Bu durumunun mahkeme kararı ile tescil edilmesi halinde, Türkiye'nin
nasıl bir durumda olacağını soran Yakış, "Rusya ile anlaşmazlıklarda
tahkim devreye girecek. Bu tahkimlerde bize çıkabilecek cezalar belli
değil. Bu hem maddi hem manevi cezalar olur. Sanayi hamlesi için yola
çıkılan bir proje ile ülkenin iflasına sebep olunabilir" dedi.
Proje'de var olan sorunlar nedeniyle Türk firmaların da ortaklığa
girmediğini iddia eden Yakış, Sinop Nükleer Santralı'nda da Japon
tarafının zorluklar çıkardığını ileri sürdü. Yakış, bu vesileler ile bu
projelerden vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
-----------------------
"Bu mesaj ve ekleri mesajda gonderildigi belirtilen kisi ya da kisilere ozel olup gizli bilgiler iceriyor olabilir. Mesajin muhatabi ilgilisi ya da gonderileni degilseniz lutfen mesaji herhangi bir sekilde kullanmayiniz cogaltmayiniz ve baskalarina ifsa etmeyiniz. Eger mesaj yanlislikla size ulasmissa anilan mesaj ve ekinde yer alan bilgileri gizli tutunuz ve mesaji gonderen kisiyi bilgilendirerek soz konusu mesaj ile eklerini derhal imha ediniz. Bu mesaj ve ekindeki belgelerin bilinen viruslere karsi kontrolu yapilmistir. Ancak e-posta sistemlerinin tasidigi risklerden dolayi TMMOB Makina Muhendisleri Odasi bu mesajin ve icerdigi bilgilerin size degisiklige ugrayarak veya gec ulasmasindan butunlugunun ve gizliliginin korunamamasindan virus icermesinden ve herhangi bir sebeple bilgisayariniza ve sisteminize verebilecegi zararlardan sorumlu tutulamaz.
TMMOB Makina Muhendisleri Odasi bu mesajin icerigi ile ilgili olarak hicbir hukuksal sorumlulugu kabul etmez.
Odamiz hakkinda bilgi almak icin lutfen web sitemizi ziyaret ediniz. (http://www.mmo.org.tr)"
-----------------------
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://lists.odtumd.org.tr/pipermail/enerji/attachments/20190223/48cabd7f/attachment-0001.html>
Enerji mesaj listesiyle ilgili
daha fazla bilgi